Frankfurt sagt NEIN zum Präsidialsystem! / Frankfurt başkanlığa HAYIR diyor!

erstellt von Frankfurter Plattform für ein NEIN — zuletzt geändert 2017-02-24T13:07:47+01:00
Mehrere Vereine, Organisationen und Privatpersonen haben sich zusammengeschlossen, um gemeinsam für ein „NEIN“ bei der Volksabstimmung zur Verfassungsänderung in der Türkei zu werben. / Frankfurt HAYIR Platformu kuruldu Almanya’nın Frankfurt kenti ve çevresinde „Başkanlık Sistemi“ne hayır diyen bireyler, demokratik dernek ve kuruluşlar Frankfurt HAYIR Platformu’nda biraraya geldik.

Frankfurt HAYIR Platformu kuruldu Almanya’nın Frankfurt kenti ve çevresinde „Başkanlık Sistemi“ne hayır diyen bireyler, demokratik dernek ve kuruluşlar Frankfurt HAYIR Platformu’nda biraraya geldik.

Referandumda bireyler olarak vereceğimiz karar, atacağımız oy, kendi geleceğimizle, çocuklarımızın, yakınlarımızın ve Türkiye’nin geleceği ile ilgili özel bir öneme sahip.

İktidarda olan AKP hükümeti MHP’nin yardımıyla, anayasayı değiştirerek fiiliyatta olan “Tek Adam” rejimini anayasal zemine oturtmak istiyor.

Frankfurt HAYIR Platformu oy hakkı olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını bu demokratik haklarını kullanması konusunda bilgilendirmek ve Frankfurt ve çevresinde en geniş katılımı örgütlemeği amaçlıyor. Bu süreç içerisinde anayasa değişikliğine neden “HAYIR” denmesi gerektiği konusunda çeşitli etkinliklerle kamuoyu bilgilendirelecek.

www.hayir.eu

Pressemeldung / Basin Duyurusu, 23.02.2017

 

FRANKFURT BAŞKANLIĞA HAYIR DİYOR!

Yaşam içerisinde öyle anlar gelir ki, verilecek karar bir defalıktır, geriye dönüşü olmayan ya da dönüşü çok daha büyük bir çaba gerektiren anlardır bunlar. Türkiye, böyle bir dönüm noktasına doğru hızla yol almaktadır. Meclis’ten apar topar geçirilen anayasa değişiklikleri, 16 Nisan 2017 günü halk oylamasına sunulacak. Yurtdışında yaşayan seçmenler, 27 Mart ile 9 Nisan arasında başkonsolosluklarda oylarını kullanabilecekler.

Türkiye’de 1961’den bu yana 6 kere anayasa değişiklikleri ile ilgi halk oylaması yapıldı. “Yönetim Şekli”ne ilişkin yeni bir düzenleme ilk defa bu referandum ile gündeme geldi. Bu yeni düzenleme Türkiye’nin yönetim biçimi olan “Parlamenter Cumhuriyet”i ortadan kaldırıp “Yasama-Yürütme-Yargı” alanlarında Cumhurbaşkanının yetkilerini olağanüstü güçlendiren ”Başkanlık Sistemi“ni getirerek “Tek Adam” rejimini amaçlamaktadır. Halk oylamasında bireyler olarak vereceğimiz karar, atacağımız oy, kendi geleceğimizle, çocuklarımızın, yakınlarımızın ve Türkiye’nin geleceği ile ilgili özel bir öneme sahiptir.

Yeni anayasa düzenlemesinde toplam 18 madde de değişiklik yapılarak gidilmek istenen „Başkanlık Sistemi“ yolunda TBMM yetkileri daraltılıp Bakanlar Kurulu’nu ortadan kaldırılarak Cumhurbaşkanına olağanüstü genişletilmiş ve güçlendirilmiş “Görev ve Yetkiler“ veriliyor.

Yeni değişikliklerle “Yürütme” yetkisi artık sadece Cumhurbaşkanında olacağı gibi Cumhurbaşkanına kararname yetkisi de verilecek. Böylece Cumhurbaşkanı, bir kararname ile Meclisi feshedebilme veya tüm üst düzey kamu yöneticilerini değiştirebilme yetkisine sahip olacak. Gerekli gördüğü zaman OHAL ilan edebilecek.

Kamu kurum ve kuruluşlarının görev, yetki ve sorumlulukları cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenecek. Hakimler ve savcıların neredeyse tamamını Cumhurbaşkanı atayacak. Devlet bütçesini de Cumhurbaşkanı belirleyecek.

Mevcut Anayasada Cumhurbaşkanına Meclis Başkanı vekalet ederken, yeni düzenlemeyle, Cumhurbaşkanına, sayısının ne kadar olacağı belli olmayan ve vasıfları milletvekili olmak için yeterli olan (18 yaşında ve ilkokul mezunu olmak) vasıfları taşıyanlar arasından “Cumhurbaşkanı Yardımcısı/Yardımcıları” tayin etme yetkisi verilmektedir.

Cumhurbaşkanına tanınan imtiyazların hepsi bu kadar değil elbette. Şöyle demek yanlış bir ifade olmaz; bu Anayasa ile ülkenin yönetimi için Cumhurbaşkanından başka bir hukuki organa gerek duyulmayacak. Hatta Cumhurbaşkanının suç işlemesi durumunda bile yargılanabilmesi neredeyse imkansız hale gelecek.
Bu Anayasa‘ya “HAYIR!“ demenin aslında “çünkü iktidar partisi AKP“ ya da “çünkü Cumhurbaşkanı olan kişi Erdoğan“ yaklaşımıyla hiçbir ilgisi olmadığını görmek zor değil. Bu denli antidemokratik bir anayasaya, iktidarda hangi partinin olduğunu gözetmeden karşı gelmek gerekir. Zira bu Anayasa ile ortaya çıkacak sorun, temel hak ve hürriyetler, kişi hakları ve ödevleri, yasama-yürütme ve yargının yeniden dağılımı, yetkilerin tek elde toplandığı gibi konuları kapsayan demokrasi ve hukuk sorunudur. Böyle bir anayasaya “evet!” demek “Benim birey ve demokratik haklarım, özgül iradem, isteklerim yoktur. Hukuk devletine ihtiyacım yok. Beni suçlu ilan ettiğiniz andan itibaren suçluyum” anlamına gelir.

Bütün bu anayasaya düzenlemelerine „HAYIR!“ demek için inisiyatif kullanmak, siyasetin ötesinde hayati önem taşımakta. Zira öngörülen bu “Başkanlık Sistemi”, biz Avrupa’da yaşayanların da temel hak ve özgürlüklerini tehdit etmekte. Yarın burada, sosyal medyada yapacağımız bir paylaşım, Türkiye’de neyle suçlandığımızı bilmeden tutuklanıp kimin adına, hangi hukuğa göre karar verdiklerini bilmediğimiz mahkemelerce yargılanmamıza neden olabilir.

Oylamaya sunulan bu anayasa değişikliği de bundan önceki anayasa değişikliklerinde olduğu gibi, demokrasi, insan hakları ve özgürlükleri, eşit yurttaşlığı esas alan değişiklikler değil. Kısacası, bu anayasa değişikliğine de

ezilen ulus ve azınlıklar için,

emek ve demokrasi için,

haklar ve özgürlükler için,

kadın hak ve özgürlükleri için,

cinsiyetlerarası eşitlik için,

inanç özgürlüğüne dayalı bir laiklik için,

birlikte eşit haklı ortak bir yaşam için,
kültürel varlıkların korunabilmesi için,

Ortadoğu ve dünyada barışın egemen olması için,

yağmalanan, talan edilen, yok edilen yer altı-yer üstü zenginliklerimiz için

insan onuruna yakışır, birlikte yaşanabilir demokratik bir Türkiye için

verdiğimiz mücadele yolunda yeni engeller teşkil edeceğinden HAYIR diyoruz.

OHAL’lerle ve Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) yönetilmek istemediğimiz için HAYIR diyoruz.

Askeri, sivil, bürokrat her türden darbelere karşı olduğumuz için HAYIR diyoruz.

Emperyalizme, savaşlara, sömürüye ve hegemonyaya karşı olduğumuz için HAYIR diyoruz.

Frankfurt, tüm bu nedenlerden ötürü anayasa değişikliğine HAYIR diyor!

 

Frankfurter Plattform für ein „NEIN“ formiert sich. Mehrere Vereine, Organisationen und Privatpersonen haben sich zusammengeschlossen, um gemeinsam für ein „NEIN“ bei der Volksabstimmung zur Verfassungsänderung in der Türkei zu werben.

Die Menschen in der Türkei stehen gerade vor einem Scheideweg zwischen einer parlamentarischen Demokratie oder einem autoritären Präsidialsystem.

Wir wollen darauf aufmerksam machen, warum bei diesem Referendum mit einem „NEIN!“ gestimmt werden muss: Nicht, weil die AKP derzeit an der Regierung ist. Nicht, weil Erdogan derzeit Staatpräsident ist.

„NEIN!“, weil diese Verfassung antidemokratisch ist – gleichgültig wer an der Macht ist.

Die Frankfurter Plattform hat sich das Ziel gesetzt, türkische Staatsbürger über ihre demokratischen Rechte zu informieren und sie zur Stimmabgabe zu bewegen. Bis zum Referendum am 16. April werden wir mit Infoständen und Aktionen die Öffentlichkeit über die Folgen der Verfassungsänderung in der Türkei informieren.

 

FRANKFURT SAGT NEIN ZUM PRÄSIDIALSYSTEM

Manchmal stehen Entscheidungen an, deren Folgen schwer rückgängig zu machen sind. In der Türkei stehen die Menschen gerade vor solch einer Entscheidung. Sie befinden sich am Scheideweg zwischen einer parlamentarischen Demokratie oder einem autoritären Präsidialsystem. Darüber sollen sie in einem Referendum am 16. April 2017 abstimmen. Sie sind aufgerufen, für die nötige Verfassungsänderung hin zu einem Präsidialsystem entweder mit einem “Ja” oder einem “Nein” zu stimmen. In Deutschland lebende türkische Staatsbürger*innen können ihre Stimme zwischen dem 27. März und dem 9. April in den konsularischen Vertretungen der Türkei abgeben – unter anderem in Frankfurt.

Seit 1961 wurden die türkischen Bürger*innen sechs Mal für eine Verfassungsänderung zu den Urnen gerufen. Zum ersten Mal aber, sollen sie über einen Wechsel der Regierungsform abstimmen. Die derzeitige parlamentarische Demokratie – die durch Gewaltenteilung gekennzeichnet ist – soll in ein „Präsidialsystem” überführt werden. Dafür werden die Kompetenzen des Präsidenten weiter gefasst als bisher. Die Kompetenz- und Aufgabenbereiche des Parlaments werden eingeschränkt. Der Ministerrat, die derzeitige Exekutive, wird abgeschafft.

Zu den erweiterten Kompetenzen des Präsidenten gehört die Ernennung und Entlassung der obersten und der leitenden Beamten. Er regelt in einer Präsidialverordnung Verfahren und Grundsätze ihrer Ernennung. Der Präsident kann fast alle höheren Positionen in der Justiz besetzen. Er bestimmt beinahe alle Mitglieder des Hohen Rates der Richter- und Staatsanwälte. Der Entwurf des Staatshaushaltes obliegt dem Präsidenten. Die Mitglieder des Parlaments dürfen dazu Stellungnahmen abgeben, aber keine Vorschläge zu Ausgaben und Einnahmen machen. Damit wird das Parlament eine seiner Kernkompetenzen innerhalb einer Demokratie beraubt.

In der derzeitigen Fassung der türkischen Verfassung vertritt der Parlamentspräsident den Staatspräsidenten. Auch hier werden Veränderungen vorgenommen. Laut Verfassungsentwurf kann der Staatspräsident seine Stellvertreter wählen. Die Anzahl der Stellvertreter wird nicht geregelt. Der Präsident ernennt auch Minister, ohne vorher das Parlament anzuhören. Weder Minister noch Stellvertreter können per Misstrauensvotum abgewählt werden.

Das sind längst nicht alle Vollmachten und Privilegien mit denen der Staatspräsident ausgestattet werden soll. Mit der beabsichtigten Verfassungsänderung wird die Kontrolle der Exekutive, der Judikative und auch der Legislative dem Präsidenten übertragen. Somit wird faktisch der Boden für eine “Alleinherrschaft” bereitet. Deshalb ist der Ausgang des Referendums für die Demokratie in der Türkei, für die Zukunft der Menschen dort und auch für uns hier lebenden Türkeistämmigen von größter Bedeutung.

Es liegt auf der Hand, warum bei diesem Referendum mit einem „NEIN!“ gestimmt werden muss.

Nicht, weil die AKP derzeit an der Regierung ist. Nicht, weil Erdogan derzeit Staatpräsident ist.

„NEIN!“, weil diese Verfassung antidemokratisch ist – gleichgültig wer an der Macht ist. Denn mit dieser Verfassung wird die Gewaltenteilung, die unsere Grund- und Freiheitsrechte schützen soll, aufgehoben. Ein „Ja“ für diese Verfassungsänderung bedeutet den Verzicht auf demokratische Rechte. Es bedeutet den Verzicht auf die demokratische Kontrolle der Staatsorgane. Ohne die Sicherheit eines Rechtsstaats mit unabhängigen Gerichten, bedeutet ein „Ja“ sich der politischen Willkür eines Einzelnen auszusetzen.

Bei dieser Verfassungsänderung die Initiative für ein „NEIN!“ zu ergreifen, geht über die „gewöhnliche Parteipolitik“ hinaus. Das angestrebte Präsidialsystem bedroht auch die Grundrechte von Türkeistämmigen in Europa. So können wir mit einer türkischen Justiz, die weit von Rechtsstaatlichkeit entfernt ist, auf Anordnung eines Einzelnen an den Grenzen verhaftet, bestraft und weggesperrt werden. Dazu genügt schon eine „falsche“ Äußerung in sozialen Medien.

Kurz: Genauso wie die Referenden in der Vergangenheit, wird diese Verfassungsänderung unseren mühsamen Weg im Kampf für

- die unterdrückten Völker,

- Demokratie,

- gleiche Rechte und Freiheiten,

- Gleichberechtigung der Geschlechter,

- einen Laizismus, der auf Religionsfreiheit basiert,

- ein gemeinsames Leben mit gleichen Rechten,

- den Erhalt der kulturellen Vielfalt,

- Frieden im Nahen Osten und weltweit,

- den Schutz und Erhalt natürlicher Ressourcen,

- ein menschenwürdiges Leben in der Türkei,

weiter erschweren. Deshalb sagen wir “Nein!”. Weil wir nicht im Ausnahmezustand leben und mit den Dekreten regiert werden wollen, sagen wir „NEIN“.

Weil wir jede Art von militärischen oder zivilen Putsch ablehnen, sagen wir “Nein!” Weil wir gegen Imperialismus und Kolonisierung sind, sagen wir “Nein!” Aus all diesen Gründen sagt Frankfurt mit einer Stimme: “NEIN!”

www.hayir.eu

Pressemeldung / Basin Duyurusu, 23.02.2017